30 Aralık 2007

SAHAFLAR ÇARŞISI, TOPKAPI SARAYI ve FOUR SEASONS


Dün sahaflar çarşısına gittim. Gitmez olaydım. Sahafların oluşum amacı eski kitap. Fakat içerde eski kitap bulmak bir mucize. Sahafların yarısı, belki daha fazlası öss, kpss v.b. gibi ders ve test kitaplarına ayrılmış. Diğer bir yarısının büyük bir çoğunluğu ise din kitapları satıyor. Geriye kalan azınlıktaki kitapçılarda zaten her kitapçıda bulabileceğiniz kitapları satıyor.Çarşının girişinde de “el kasibu habibullah” , yani “Tanrı ticaret yapanı sever” yazıyor. İşi iyici ticarete dökmüş sahaflar çarşısı da. Kapalıçarşı’nın komşusu olmak kolay değil. Hayal kırıklığı ile oradan ayrıldım. Sultanahmet’e yürüdüm. Amacım aslında, her ziyaretimde görmeyi Topkapı Sarayı Müzesi’ni ziyaretten sonraya bıraktığım, ama ya yorgunluktan yada zaman kalmamasından bir türlü göremediğim Ayasofya Müzesi. Ama bu seferde beni vazgeçiren bilet kuyruğunda ki turist kafilelerinden oluşan uzun kuyruk oldu. Rotayı yine Topkapı Sarayı’na çevirdim. Sarayı çok gezdim. Ama İlber Ortaylı hocanın müdürlüğünden sonra gerçekleşen değişimleri merak içindeydim. Aslında asıl amacım okuduklarımla artık başka bir gözle bakacağım Harem kısmını gezmekti. Gezdim de. Burası benim için büyük bir konu.Burası hakkında bu yazıda söyleyebileceğim, sıkı giyinerek herkesin burayı mutlaka görmesi gerektiği.
Topkapı Sarayı Müzesine girmek için 10 milyon ödüyorsunuz, daha doğrusu benim gibi indirim alamayanlar ödüyor. Girişte ki uzun listedeki meslek ve durumların hiçbirine kendimi sokamadım, paşa paşa ödedim 10 ytl’yi. Ayrıca harem’i gezmek için bir 10 milyon daha vermeniz gerekiyor, işte bunu herkes ödüyor.
Topkapı Sarayı Müzesi’nin bazı bölümleri restore içinde, sürekli güzelleştiriliyor ve rahat dolaşım için çalışmalar yapılıyor. Kapıda 5 ytl’ye kiraladığınız kulaklık sistemi ile müzeyi dolaşırken, gittiğiniz bölümde karşınıza çıkan numarayı makinenize tuşluyor, bir yandan gözlem yaparken bir yandan da kulağınızda oranın hikayesini dinliyorsunuz. Kutsal Emanetlerin bulunduğu yer restore edilmiş, daha korunaklı ve daha güzel olmuş.
Başka ülkelerden insanlar Topkapı Sarayı'na yoğun ilgi gösterip bilgileniyor, aynı zamanda gözlemliyorlar. Oysa ülke insanımızı geçtim, İstanbul’da yaşayan bizlerin bile buraya gösterilmesi gerek değeri ve ilgiyi verdiğimiz konusunda şüpheliyim.
Belki takip ediyorsunuz. Üç gündür Milliyet gazetesinde çıkan haber doğrultusunda, Sultanahmet’te ek bölümlerinin yapımı devam eden Four Seasons otelinin inşaatının, eski Bizans sarayının üstüne yapıldığı, bu bölge’nin arkeolojik değerinin tam olarak bilinemediği, çünkü arkeolojik çalışmaların yapılmadığı, bölgede sadece Bizans’ın değil Osmanlıları’nda önemli eserlerinin bulunma ihtimalinin olduğunu içler acısı fotoğraflarla takip ediyor, orada o otelin yapım iznini veren kurulun, sorular karşısında “hatırlamıyorum” ve “önemli bir karar değildi, hafif bir karadı” gibi pişkin pişkin cevaplarını şaşkınlıkla izliyorum, diyecek bir şey bulamıyorum. Ayasofya’dan Topkapı Sarayı’na doğru yürürken karşıma çıkan pis, metal duvar, arka tarafta dönen pisliklerin görülmesini önlese de, aslında arkasında ne gibi pisliklerin döndüğünün ispatı gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...