29 Eylül 2008

HEATH LEDGER


Uzun zamandır arşivimde duran ama fırsat bulup da izleyemediğim bir filmdi Candy. Bu akşam nihayet izledim. Bu yazıyı da ondan yazıyorum. Uyuşturucu filmlerinin konusu genelde birbirine benzer. Pek de konu yoktur zaten. Tek slogan. “uyuşturucudan uzak durun!” bunu olabildiğine etkileyici anlatan, diğerlerinden daha başarılı. Requem for a dream, Transpoting hatta Ahu Tuğbalı, Nuri Alço’lu, Tarık Akan’lı Hülya Avşar’lı “Asi Gençlik” filmleri… Hepsinin mesajı aynı. Olmak da zorunda. Candy’nin mesajı da aynı. Ama aynı zamanda iyi de bir dram filmi Candy. Benim gözümde kesinlikle vasat değil. Özellikle Dan rolünde ki Heath Ledger’in muhtaşem oyunculuğu için izlenir. Heath Ledger diyince de bir şeyler daha yazmak gerekir.
“Heath Ledger evinde ölü bulundu”. Haberi hatırlıyorum ama adamı o zamanlar pek bir yere koyamamıştım. Tanımıyordum . İlgimi çeken bir gazete haberi olarak hafızanın gereksiz bilgiler lopuna atmıştım.
İlgiyle beklediğim Batman serisinin son filmi Dark Knight’ın tanıtımlarında, her haber oluşunda “Joker’i canlandıran Heath Ledger’in artık hayatta olmamasıyla daha da trajik bir hal alan film” cümlesini duymaktan gına gelse de, hafızamda ki gereksiz bilgiye bir anlam yüklenmişti artık.
İshemigho San’la filme gittik ve Joker’in, yani Heath Ledger’i Dark Knight da ki müthiş oyunculuğunu gözümüzü kırpmadan izledik. Bu benim izlediğim oyunculuklar içerisinde en iyilerindendi. Ama işte gerçekten trajedi ki, o artık bu dünyada yok.
Bu oyunculuk onu şüphesiz efsane yapacak. Erken ölenlerin erken ve daha da abartılarak efsaneleşmesine son örnek olacak.

19 Eylül 2008

SÜNGER BOB BEYNİ KULLANIYORUM

Sevdiğim bi arkadaşımın dediğine göre bende sünger bob beyni varmış. işte bun agerçek mutluluk derim ben... :))



17 Eylül 2008

DİDEM EROL


Bu aralar pek yazamıyorum, ne vaktim oluyor birşeyler yazmaya ne de gücüm...

Ama bu sabah bana kahkahalar attıran ve yeni keşfettiğim bir bayan hakkında, ondan alıntılar yaparak blogu doldurmak istedim. Didem Erol'dan alıntılar...


Didem Erol, katıldığı " Orada Neler Oluyor" programında yine ilginç açıklamalar yaptı:-Buraya diğerleri gibi popo üzerinde oturarak değil, popomu yırtarak geldim. Kıskanmayın ne olur Hollywood’a gidin, Morgan Freeman ve Oliver Stone sizinde olur. -Kimse bilmiyor ama Kevin Costner İstanbul’a geldiğinde onunla odasında sabahladım. Çok güzel zaman geçirdik. Sosyetik kadınlar kapıda beklerken ben içerdeydim. Reklam yapmak isteseydim o ortamın fotoğrafını çekip basına verirdim. -Buradaki gerçek sanatçılar (Haluk Bilginer, Halül Ergün vb.) soyunup poz verdiğim için beni dışlıyor. Halbu ki ne Oliver nede Tarantino bana bunu yapmıyor. Onlarla oturup Shakespeare konuşuyorum. Bana ‘ bırak Türkiye’yi gel, sen oraya fazlasın’ diyorlar. ‘Ben öpüşüp sevişmeyene oyuncu demem. Melih Ekener’de karısından korktuğunu söyleyerek rol gereği benimle öpüşmedi. Filmdeki en büyük hata buydu.


'üç yıldır yurtdışındaydım. bir yıl los angeles'ta kaldım. sinema oyunculuğu ve modellik yaptım. discovery channel'a bir belgesel çektim. oscar'a aday gösterilen tom sizemore benim erkek arkadaşımdı. oliver stone'la çok iyi arkadaş olduk. en son halle berry'nin menajeri benimle çalışmak istedi. anlaşmayı tam imzalıyordum ki bir ingiliz'e aşık oldum, evlenme teklif edince londra'ya gittim. tiyatroda oyun sergiledim, festivallere katıldım...'


alkollü araç kullandığı için ehliyetine el konulan didem erol "ben yurtdışında doğdum. bu uygulamayı ilk kez burada gördüm" demiş...



Ben ABD’deyken bir Hollywood partisine katılmıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde çok yoruldum ve bir kenara oturdum. Tarantino yanıma gelip ‘Neden dans etmiyorsun?’ diye sordu. Ben de uzun süre ayakta kaldığımı ve ayaklarımın ağrıdığını söyledim. Beni hemen kucağına alıp, ayak masajı yapmaya başladı. Meğer adamın ayak fetişsti olduğunu tüm dünya biliyormuş, bir ben bilmiyormuşum. Ayaklarımı görünce şeker görmüş minik çocuk gibi sevindi. İşte aşkımız bu partiyle başladı.


Öncelikle Quentin (Tarantino) ile olan ilişkimde bir takım medyanın tutumu beni uzdü. Ben Londra'da tiyatro eğitimi görmüş, aslı Avustralya'lı ve yıllarca Los Angeles ve Londra'da yaşamış biriyim. Dünyanın her yanında pek çok ünlü film yıldızı, şarkıcı ve yönetmen tanırım. Paris Hilton'la da tanışıklığım var.

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...