12 Aralık 2007

GORALI

Tostlara verilen garip isimlere bayılıyorum. Sanki hepsi içinde bir hikaye barındırıyormuş gibi. Bildiğimiz kaşarlı sucuklu tosta “yengen” demenin mantığını şuan için bilemesemde “goralı” denen muhteşem buluşun hikayesini biraz da olsa aktarayım.
İstanbul’da özel bir büfe kültürü var. İsimleri ile ünlü bir çok büfe var, bu büfeler artık zincirleme dükkanlar açmaya çokdan başladılar. Taksim meydanındaki büfelerin yarısını “Bambi” ele geçirmiş. Kızılkayalar hamburgeri ile efsane olmuş durumda ve şehrin değişik yerlerine şubeler açmakta. “Şampiyon” yada “mercan” da kokoreç ve midye konusunda markalaşmış durumdalar. Bu markalaşmış büfeler, artık markalaşmış ürünlerde ortaya çıkartıyorlar. Kızılkayalar’ın hamburgeri, Bambi’nin kaşarlı dürümü gibi. Ama bazı ürünlerin isimleri şehrin her yerinde aynı. Bu isimlerden biri de “goralı”. Ama malesef gerçek goralı’yı yemediğimizi ufak bir araştırmadan sonra hemen öğrenebiliyorsunuz. Herkesin evinde bile yapabileceği kadar kolay bir yiyecek değilmiş goralı. evimizde sosisi hazırlayıp, üzerine amerikan salatasını koyup( ankaralılar rus salatası derler ) , isteğe bağlı olarak turşu ve ketçap, mayonez’i sandviç ekmeğinin arasına koyduğumuz zaman elde ettiğimiz bir goralı değilmiş. Bu büfeler yıllardır bizleri kandırıyorlar, bizlere goralı adı altında basit bir sosisli sandviç sunuyorlar.
Cem Yılmaz’ın filmi ile çok haşır neşir olduğumuz Goralı ismi, filmi yapanların tamamen uydurma demelerinin aksine, aslında yeryüzünde bulunan bir kavim . Gora, Makedonya’da dağlık bir bölgenin adı ve burada yaşayanlara ise goralı denmekte. İşde bu bölgeden göçüp ülkemize gelen ve goralı soyadını alan goralı kardeşlerin bir ürünü gerçek “goralı”. İşin püf noktası etinde. Formülünü kendileri biliyor ve kimse ile paylaşmıyorlar. On dört farklı goralı çeşidi olduğunu söylüyor goralı kardeşler. Bu çeşitliliği karışımları oluşturan malzemelerin çeşitliliği sağlamakta imiş. Gerçek goralı’nın adresi belli. İlk goralı yapan büfe, çoğu Ankaralı’nın bildiği gibi, sakarya caddesindeymiş. Şevket Goralı’nın sahibi olduğu bu yer, kardeşi Ferit Goralı’nın askerliğini yaptıktan sonra İstanbul’a göçmesi ile İstanbul’a da taşınmış. Bugün halen Fındıkzade’de ki dükkanlarından Goralı satmaya devam ediyorlar Ferhat Bey’in torunları . Markalarını tescilleştirmiş durumdalar ama bütün şehirde “goralı”olarak basit bir sosisli sandviçin satılmasına da kızıyorlar. Bundan sonra goralı istemek yok büfelerde, “sosili ver abi, üstünede amerikan koy”. İlk fırsatta da Fındıkzade de gerçek goralı yemek gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...