Yıllarca tarihi nefret ettirdiler her öğrenciye. Viyana
kapılarına dayanmış Osmanlı Ordularını büyük bir gururla kitaplarda okuttular. Okutmadılar
doğru tarihi, yorumlatmadılar. Cehalet çığ gibi büyüdü. Oysaki Osmanlı ne zaman
başarılı oldu, sorgulamadılar. Osmanlının bilgiye önem verdiği zaman
yükseldiğini, bağnazlık ve cehaletin olmadığı, İslam’ın araç değil ruhuna uygun
şekilde yaşandığı zamanda yükseldiğini göstermediler, yorumlatmadılar. Fatih
Sultan Mehmet’in ,Yavuz Sultan Selim’in dönemlerine bakın. Medreselerin bilim
ürettiğini görürsünüz. Ne zaman ki Osmanlıda medreselere, yönetimlere Şeyhülislam
fetvaları hakim oldu, bağnazlık ve bilgisizlik hakim oldu, işte Osmanlı o zaman
yıkıldı. Kendi portresini gururla yaptıran padişahtan yüz yıllar sonra Osmanlı
resmi günah saydı, haritalara bakmaya korktular, günah diye... Daha niceleri…
Şimdi bazıları kalkmış televizyon ekranlarında Osmanlıyı yıkan Atatürk diye
konuşmalar yapıyor. Kendi cehaletlerini duyuruyorlar, satıyorlar. Oysa ki Osmanlıyı
yıkan Atatürk değildir, Osmanlının ta kendisidir, ki unutmasınlar Atatürk aslında
bir Osmanlı paşasıdır.
Yıl 1580... İstanbul Tophane'deki Rasathane top atışları ile yıkılıyor. Bütün aletler paramparça ediliyor, bilim adına ne varsa imha ediliyor. Rasathane'nin kurucusu Takiyüddin önünde ağlıyor, şeyhülislam ve halk zafer çığlıkları atıyor. Alın size Osmanlı'nın yıkılması... O toplar aslında Rasathaneyi değil, bilimi, ilmi, Osmanlıyı yıkmaya başladı.
Değişen ne...
Yaşananlar aynı, rejim farklı, hepsi bu...
Peki, Cumhuriyetin yıkılması için ülke rejiminin adının değişmesi gerekiyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder