Ekim 1992. 14 yaşındayım. Kız arkadaşım yok, ama anneme kız
arkadaşımla buluşacağımı söyleyerek izin alıyorum. Ergen aklı işte. Oysaki
niyetim sinemaya gitmek. Masum bir yalanla çekiyorum en güzel kıyafetlerimi
üzerime ve düşüyorum yollara. Hedef Beyoğlu. Çocukluğumdan beri İ.T.Ü.
Gümüşsuyu Kampüsü içerisinde büyük bir keyif ile oynadığım basketbol
antrenmanları bana Taksim yollarını ezberletmiş. Yaz aylarına yapılan çift
antrenmanlar arası çıktığımız Beyoğlu hakkında da bilgim o günlerde sadece
İstiklal Caddesi ile sınırlı.
O güne kadar sinema benim için bir ergenlik kaçamağı. Takım halinde birkaç kere o meşhur üç film birdenlere gitmişliğimiz vardır. Hiçbirimizin diğerinden geri kalacak hali yok. Ama o gün amacım İstiklal Caddesi’nde tek başıma gezmek, müzik kasetleri almak ve gerçek bir sinemaya gitmek.
O güne kadar sinema benim için bir ergenlik kaçamağı. Takım halinde birkaç kere o meşhur üç film birdenlere gitmişliğimiz vardır. Hiçbirimizin diğerinden geri kalacak hali yok. Ama o gün amacım İstiklal Caddesi’nde tek başıma gezmek, müzik kasetleri almak ve gerçek bir sinemaya gitmek.
Bazı günler, aslında pek de önemi olmasa da kafanızdan hiç
çıkmaz ya, bir fotoğraf gibi hafızanızda çakılı kalır, işte o 1992 Ekiminin bir
Pazar günü benim için öyle. O gün hava soğuk, yağışlı ve kapalıydı. Sabah
saatleri olduğu için ve hava nedeni ile her zamankine oranla daha boş olan
İstiklal Caddesi’nde dolaşmak bana büyük keyif verdi. O zamanlar eski yerinde
olan Mephisto Kitapevinde uzun uzun müzik albümlerini inceledim ve MFÖ’nün The
Best Of kasetini aldım. Oradan çıktığımda ayaklarım beni Emek Sinemasına
götürdü. Batman Returns filmine bilet aldım. Gişede satılan şimdi adını
hatırlayamadığım sinema dergisinden aldım. Göz ucuyla, Emek Sinemasının sinema efsanesi Hikmet Abi'yi kestim, inceledim. Bekleme salonunda boş gördüğüm bir
yere oturarak filmi beklemeye başladım. Beklerken bir yandan dergiyi
karıştırıyor, bir yandan da çevremde ki insanları takip ediyordum. İlk kez
geldiğiniz bir yerde kendinizi yabancı hisseder ve çevrenizde ki insanları
izleyerek yanlış bir şey yapmak istemezsiniz ya, işte bu takip o. Bekleme
salonunda duvara yüksek bir şekilde monte edilmiş olan televizyonda gelecek
filmin, yani Cehennem Silahı 3’ün soundtrack şarkısı It’s Probably Me şarkısını
ilk kez o an dinledim. Çok etkilendim. Fotoğraf gibi hepsi aklımda.
O gün gittiğim yerler ve gördüklerim hayatıma önemli
değerler kattı. Halen tek başıma yürümek beni dinlendirir. Halen en sevdiğim
hava yağışlı, kapalı, çoğu insanın kasvetli dediği hava. Halen Beyoğlu en az
insan olduğu zaman benim için en güzeli. MFÖ’nün The Best Of albümü halen benim
en güçlü olarak gördüğüm albümler arasında. “Süper güçleri olmayan tek süper
kahraman” olarak “Batman” benim en sevdiğim kahraman. “Batman Returns” halen
benim en sevdiğim Batman filmi ve Sting ile Eric Clapton’un It’s probably me
şarksısı en sevdiğim soundtrack şarkılarından. Aynı zamanda büyük keyif alarak
dinlediğim bu iki önemli müzik dehasıyla da ilk tanışma günüm.
Masum bir yalanla başlayan bir gün benim hayatıma önemli
değerler kattı. Ve aslında bu değerlerin ortak kaynağı Emek Sineması idi.
Anılara kapalı.
İstanbul Film Festivaline kapalı.
Gerçek bir sinema salonu görmek isteyenlere kapalı.
Bu günlerde masum bir yalanla sinemaya gidecek olan çocuklara,
gençlere kapalı.
Sanata kapalı.
Kültüre kapalı.
Tarihe kapalı.
Mimarlığa kapalı.
EMEĞE kapalı.
YIKACAKLAR...
İmara açık.
Alış veriş Merkezine açık.
Paraya açık.
Emek Sineması’nın benim ve benim gibi kim bilir kaç insanın
kişiliğine, değer verdiklerine etkisi oldu. Sırf orda gösterildiği için,
hakkında bir fikre sahip olmasam bile girip izlediğim filmlerin merkezidir o sinema.
İstanbul Film Festivali denildiğinde aklıma ilk gelen, arka arkaya üç filmi
sıkılmadan izlediğim, mimarisini hayranlıkla izlediğim yerdir. Ve bunlar sadece
benim ortak düşünce ve anılarım olamaz.
Kısaca Emek sineması benim gibi birçok insanın sevdiklerine
yön verendir, alışkanlıklarıdır, kültürüdür, güzel anılarıdır. Bir kültür
yuvası olarak geriye kalan 2 – 3 sinema salonundan biridir, en önemlisidir, en
değerlisidir, en büyüğüdür. O binanın her ne olursa olsun yıkılması tarihi
katletmektir ve mimarlığa ayıptır.
Aynı sokakta gençliğime dolayısıyla hayatıma yön veren ve benim
için başlı başına bir yazı konusu olan Pendor artık yok, sıra Emek sinemasında,
göreceksiniz ardından Sinepop’u da isteyecekler. Keşke Yeşilçam Sokağı
kültür’ün paradan daha değerli olduğunun ispatı olarak kalabilse… Keşke birkaç
kişi daha çok para kazanacak diye o sokak öldürülmese…
İlgili linkler
Sting&Eric Clapton – İts probably me : www.youtube.com/watch?v=SUYI7kIR0S4
MFÖ – The Best Of full albüm link: www.youtube.com/watch?v=CW2HebMHfuY
MFÖ - The Best Of: www.mfo.com.tr/index.php?mid=14&album=18
Batman Returns: www.imdb.com/title/tt0103776
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder