22 Ağustos 2007

DASK NE ? DEPREMİ ?

Bundan iki ay kadar önce iş çıkışı servise doğru yürürken, yanımdaki deli arkadaşım köşe başındaki gazete bayiinin önünde durdu ve anlamsızca, DASK NE diye sordu. Adamcağız da geçirdiği hafif şoku atlatarak deprem sigortası diye geçiştirdi. Biz o gün aslında gazetecinin verdiği cevaptan çok, sorulan soruya, bi anda sorulan soruya ve adamın afallamasına güldük, güldük, güldük... Birbirimize DASK NE diye durup dururken sorular sormaya başladık. Geyiğin nerden geliceği belli olmuyor. Ama komik olanın bir gazete bayisinde deprem sigortası yaptırılması olduğunu o zaman düşünemedik. Aslında DASK kısaltmasının aslının Doğal Afet Sigortaları Kurumu olduğunu da bugün öğrendim. Yani depremi olduğu kadar diğer doğal afetleride sigortalamak için kurulmuş bir kurum. Belki bunu sizler çoktan biliyordunuz, benim gerçekten cahilliğim olabilir. Ama şu anda asıl kafayı taktığım bunun nasıl bir gazete bayiğinde verilebildiği.

17 Ağustos 1999 tarihi ülkemizin cumhuriyet tarihi için belki de en büyük-bence hiç şüphesiz- doğal afetini hatırlatır. Asla hiç unutmamamız gereken bir tarihi. 16 ağustos günü haberleri izliyorum, İstanbulda yapılan deprem araştırmalarından bahsediyor, reportaj veren uzman hem yerel belediyelerin hemde büyükşehir belediyesinin yapılan araştırmalara ilgisizliğinden, hatta önlerine çıkarttıkları bürokratik engellemelerden bahsediyor. Ertesi gün yani 17 Ağustos günü haberleri izliyorum. Baktığım kanalların neredeyse hepsinde deprem günü veya sonraki birkaç gün boyunca enkaz altından çıkmış, ama şimdi hayatlarına devam eden insanlarımızdan bahsediyolar, izleyen herkesin gözlerinin dolmasını sağlayacak kısa filmler hazırlamışlar. Duygulanmamak elde diil. Kimisi bacagını kaybetmiş, engelli basketbol takımında girmiş, milli takıma yükselmiş, bütün ailesini deprem günü kaybeden şuan 12 yaşında olan bir kız deprem hakkında çok önemli bilgiler veriyor, deprem bölgelerindeki evlerin 3 katı geçmemesini istiyor... Her kanalda mevcut gerçek öyküler. O gün 17 Ağustos olduğu için gözümüzün içine sokuluyor. O kadar eminim ki ertesi gün hepsinin bir sonraki seneye kadar unutulcağından. O kadar hızlı yaşayan bir toplumuz ki, hemen unutuyoruz.

İnternetten biraz araştırma yaptığınızda karşınıza, büyük Marmara depreminin beklendiği ve bunun İstanbul kaynaklı olacağı, önümüzde ki 25 yıllık süreçte kesin olarak gerçekleşeceğini öğrenebilirsiniz. Apaçık olan bir geçek önümüzde duruyor. Biraz daha araştırmayı derinleştirince apaçık önümüzde duran depremin vereceği hasarları, felaketleri azaltmak için yapılan çalışmaların , projelerin önünde bürokrasinin durduğunu görüyorsunuz.

Sadece yönetenlerin diil, muhalefettekilerin bile tüzüklerinde çevre ile ilgili, imzalanmayan Kyoto protokolüne ait tek bir satır bile yokken, Ege bölgesi alev alev yanarken, bu yangınları ağzına bile almayan bir meclis, bu yangınlardaki düzenbazlığı herzaman yazana ülkeden gitmesini söyleyen bir başbakan, o başbakana oy veren akıllılar, aynı akıllıların oy verdiği Ankara belediye başkanının su sorununa aldığı mütiş önlemler, geçtiği heryerde ki balıkları öldüren bir suyu Ankaraya doğru yola çıkarması, Allah böyle istedi diye suçuna neyi ortak ettiğini bilmemesi, kafayı başörtüsüyle bozmuş insanlar, başlarını yıkayacak su bulamayıca ne yapacaklar çok merak içindeyim... Şimdi düşününce bu insanları... Hangi deprem, ne önlemi ???

Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırmaları başkanı sayın profosör 17 Ağustos akşamı açık açık anlattı NTV Ana haber bülteninde , yeni yapılan evlerin sağlam olduğunu ama eski binaların yarısından fazlasının sağlam olmadığını, deprem onarım ve bakımlarının yapılmadığını çünkü ev sahiplerinin başvurularda bulunmadıklarını anlattı. Sadece bunlardan diil deprem sonrası tusunami olacağından -evet ufacık Marmara denizin de olabiliyor-, büyük yangınların çıkacağından ve malesef elektrik trafolarının çok eski olmasından dolayı şehrin tamamına yakının elektriklerinin kesileceğinden, nerdeyse şehrin tamamında ana yollarda yol çalışmalarının olduğundan ve ulaşımın çok zor olduğundan v.b. gibi birçok olumsuzluklardan bahsetti. Şimdi aklıma geleni buraya yazmıyım ama ya olursa?

Benim cahil kafam bundan birkaç saat öncesinde DASK denen şeyin anlamını bilmiyordu. O gastecide yazan DASK YAPILIR yazısı işde bu noktada o kadar önemli ki. AAA bak burda DASK yapılıyomuş, hadi bizde yaptıralım, deprem konusunda biraz daha bilinçlenelim, depremden korkmayalım, ama onunla yaşamayı öğrenelim, önlemlerimizi alalım, 17 Ağustos günü kaybettiğimiz 15.756 kişyi unutmayalım. Onları senede bir gün diil, sürekli hatırlayalım, bir daha böyle acı kayıplar vermeyelim. Ben artık bunlarla yaşıyorum. Hepimizin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini ve kendimizi eğitmemiz gerektiğini düşünüyorum.Son olarak http://www.dask.gov.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...