Futbol, çalışanlarını, işçilerini, popülerlikleri
nedeniyle karşımıza "davranışları herkes tarafından konuşulan ve hatta
örnek alınan” bireyler haline getirebiliyor.
Günümüz dünyasında futbol ekonomisi, dünyanın en
büyük ekonomileri arasında yer alıyor. Milyon dolarların havada uçuştuğu ve
aslında ürünün değerinin çok ama çok üstünde satıldığı bir Pazar futbol. (Avrupa
ölçeğinde yıllık cirosu: 14.6 milyar Euro (1)) Birçok sektörle doğrudan
ilişkisi var, Medya, Reklamcılık, Sponsorluk, Pazarlama, Tekstil, Hukuk,
Sağlık, Ekonomi, Yönetim, Psikoloji, Lojistik, Sosyoloji…
Durum bu olunca, paydaş çok olunca, değeri ister
istemez artıyor futbolcuların. Tamamına yakını erken yaşta profesyonel oluyor.
Amerika’da basketbolda kullanılan erken yaşta profesyonellik kavramı,
üniversite okumadan NBA takımlarına liseden geçmeyi ifade eder. Bu da 18-19
yaşlarını belirtir. Dünya futbolunda ise bu durum 17 yaşlarına kadar inmiş
durumda. Bu durum da aslına futbolcuların eğitimlerini bir kenara itmek zorunda
kaldıklarını ifade eder. Futbolcular diğer spor branşlarının aksine eğitimi bir
kenara bırakma cesaretini gösterebilmekteler, çünkü futbol onlara para
kazandırabilmektedir.
Eğer bir sporcu ilerleyen zamanlarda, sakatlanmaz,
şansı yanında olur ve yeteneklerini ilerletmeye devam ederse kazanacağı
paralarla son derece lüks bir hayata sahip olabilir. Fakat bu faktörlerden biri
onun başına dert açarsa futbolun nankör yüzünü görecektir. Eğitimi bir tarafa
bıraktığı hayata tutunacağı tek alan “futbol” dur. Alt liglerde kendine yer
bulur, tek derdi bir gün sınırından döndüğü lüks hayata tekrar yaklaşabilmek
olacaktır. Bunun için emek ve zaman harcayacaktır, tıpkı her takım arkadaşı
gibi.
Bununla beraber bu durumları yaşamayarak lüks
hayatına devam eden futbolcu, şanslı olduğunun farkında pek de değildir. Bir
gün yukarıda anlatılan futbolcular gibi olabileceği aklına gelmeyebilir. Bu
durumda ki arkadaşları için popülerliğini kullanarak bir harekete geçmek de
aklına gelmeyebilir. Daha yetenekli olduğu yada daha çok çalıştığını düşündüğü
için en üst ligde oynadığını düşünebilir, belki bunu düşünmez bile.
Aslına bu futbolcuların, yazının başında belirttiğim
gibi, davranışları toplumun çeşitli statülerdeki büyük bir kesimi tarafından
takip edilmektedir.
Zaman zaman görürüz futbolcular hastane
ziyaretlerinde bulunurlar, zorda olanlara, hastalara moral vermek için
yanlarına giderler. Bu takdire şayan bir durumdur. Belki bilmediğimiz, onların
bizlerin bilmesini istemediği birçok yardımda yapmaktadırlar. Hayatın her
yerinde bu karşıtlık olduğu gibi futbolda da “iyi kalpli futbolcu ve kötü
kalpli futbolcu” vardır.
Benim bu yazı amacım ise iyi kalpli futbolcuların,
kendilerini bir kurum çalışanı, işçisi olarak gören futbolcuların neden
seslerini duyuramayan futbolcu arkadaşları için bir davranışta
bulunmadıklarıdır. Neden ülkemizde “futbolcu sendikası'na ilgi göstermezler. Amatör
liglerde oynayan bir futbolcu, sakatlanarak bir iş kazası geçirdiğinde, çöp
gibi kenara atıldığında neden kimse sesini çıkarmaz. Futbolcu olma hedefi ile
yola çıkan bir kişi sistem yüzünden eğitimini bir kenara bırakmak zorunda
kalıyor ve sonucunda hedefine değişik sebeplerle ulaşamadığında yaşadığı
sıkıntıları dile getirecek “popüler” bir futbolcu neden yok?
Yazımın ilk cümlesine dönersem futbol çalışanlarını,
işçilerini, popülerlikleri nedeniyle karşımıza "davranışları herkes
tarafından konuşulan ve hatta örnek alınan” bireyler olarak karşımıza çıkarır.
“ Kötü kalpli futbolcular” bunu her fırsatta kullanırken, karşılarına “iyi
kalpli futbolcular” mutlaka çıkmalıdır.
Para, şanlıysan kolay kazanılır ama saygı? Şuan
yaşantısını örnek alacağınız kaç futbolcu var?
Kişisel Not: Unutulmamalıdır ki futbol da “sol
kanat” vardır ve en değerli pozisyondur, nadir bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder