18 Ağustos 2013

Futbolcu


Futbol, çalışanlarını, işçilerini, popülerlikleri nedeniyle karşımıza "davranışları herkes tarafından konuşulan ve hatta örnek alınan” bireyler haline getirebiliyor.

Günümüz dünyasında futbol ekonomisi, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alıyor. Milyon dolarların havada uçuştuğu ve aslında ürünün değerinin çok ama çok üstünde satıldığı bir Pazar futbol. (Avrupa ölçeğinde yıllık cirosu: 14.6 milyar Euro (1)) Birçok sektörle doğrudan ilişkisi var, Medya, Reklamcılık, Sponsorluk, Pazarlama, Tekstil, Hukuk, Sağlık, Ekonomi, Yönetim, Psikoloji, Lojistik, Sosyoloji…

Durum bu olunca, paydaş çok olunca, değeri ister istemez artıyor futbolcuların. Tamamına yakını erken yaşta profesyonel oluyor. Amerika’da basketbolda kullanılan erken yaşta profesyonellik kavramı, üniversite okumadan NBA takımlarına liseden geçmeyi ifade eder. Bu da 18-19 yaşlarını belirtir. Dünya futbolunda ise bu durum 17 yaşlarına kadar inmiş durumda. Bu durum da aslına futbolcuların eğitimlerini bir kenara itmek zorunda kaldıklarını ifade eder. Futbolcular diğer spor branşlarının aksine eğitimi bir kenara bırakma cesaretini gösterebilmekteler, çünkü futbol onlara para kazandırabilmektedir.

Eğer bir sporcu ilerleyen zamanlarda, sakatlanmaz, şansı yanında olur ve yeteneklerini ilerletmeye devam ederse kazanacağı paralarla son derece lüks bir hayata sahip olabilir. Fakat bu faktörlerden biri onun başına dert açarsa futbolun nankör yüzünü görecektir. Eğitimi bir tarafa bıraktığı hayata tutunacağı tek alan “futbol” dur. Alt liglerde kendine yer bulur, tek derdi bir gün sınırından döndüğü lüks hayata tekrar yaklaşabilmek olacaktır. Bunun için emek ve zaman harcayacaktır, tıpkı her takım arkadaşı gibi.

Bununla beraber bu durumları yaşamayarak lüks hayatına devam eden futbolcu, şanslı olduğunun farkında pek de değildir. Bir gün yukarıda anlatılan futbolcular gibi olabileceği aklına gelmeyebilir. Bu durumda ki arkadaşları için popülerliğini kullanarak bir harekete geçmek de aklına gelmeyebilir. Daha yetenekli olduğu yada daha çok çalıştığını düşündüğü için en üst ligde oynadığını düşünebilir, belki bunu düşünmez bile.

Aslına bu futbolcuların, yazının başında belirttiğim gibi, davranışları toplumun çeşitli statülerdeki büyük bir kesimi tarafından takip edilmektedir.

Zaman zaman görürüz futbolcular hastane ziyaretlerinde bulunurlar, zorda olanlara, hastalara moral vermek için yanlarına giderler. Bu takdire şayan bir durumdur. Belki bilmediğimiz, onların bizlerin bilmesini istemediği birçok yardımda yapmaktadırlar. Hayatın her yerinde bu karşıtlık olduğu gibi futbolda da “iyi kalpli futbolcu ve kötü kalpli futbolcu” vardır.

Benim bu yazı amacım ise iyi kalpli futbolcuların, kendilerini bir kurum çalışanı, işçisi olarak gören futbolcuların neden seslerini duyuramayan futbolcu arkadaşları için bir davranışta bulunmadıklarıdır. Neden ülkemizde “futbolcu sendikası'na ilgi göstermezler. Amatör liglerde oynayan bir futbolcu, sakatlanarak bir iş kazası geçirdiğinde, çöp gibi kenara atıldığında neden kimse sesini çıkarmaz. Futbolcu olma hedefi ile yola çıkan bir kişi sistem yüzünden eğitimini bir kenara bırakmak zorunda kalıyor ve sonucunda hedefine değişik sebeplerle ulaşamadığında yaşadığı sıkıntıları dile getirecek “popüler” bir futbolcu neden yok?

Yazımın ilk cümlesine dönersem futbol çalışanlarını, işçilerini, popülerlikleri nedeniyle karşımıza "davranışları herkes tarafından konuşulan ve hatta örnek alınan” bireyler olarak karşımıza çıkarır. “ Kötü kalpli futbolcular” bunu her fırsatta kullanırken, karşılarına “iyi kalpli futbolcular” mutlaka çıkmalıdır.

Para, şanlıysan kolay kazanılır ama saygı? Şuan yaşantısını örnek alacağınız kaç futbolcu var?

Kişisel Not: Unutulmamalıdır ki futbol da “sol kanat” vardır ve en değerli pozisyondur, nadir bulunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...