13 Mayıs 2008

TERÖRİST OLMUŞUM

MTV Türkiye’de işe başladığım ilk günlerde elime bir kaset geçmişti. Üzerinde Recep Tayip Erdoğan yazıyordu. Kasetin ne olduğunu çok merak ettim ve ilk müsait olduğum zamanda kasetin içeriğine baktım. Kanalın Türkiye versiyonunun sahibi Esra Oflaz hanımefendi Recep Tayip Erdoğan’ın Live 8 hafta sonu olması vesilesi ile görüşlerini alıyor. İki tarafta o an çok mutlu gözüküyorlar. Tayip Bey Afrika’ya yardım edilmesinden bahsediyor, bunun gerekliliğinden ve hükümetinin bu konuda yaptığı yardımlardan bahsediyor, tabii ki, vesile hem Live 8 ve konserleri olunca, ayrıca önemli bir müzik kanalında yapılan röportaj olmasından dolayı konu müziğe geliyor. Tayip Erdoğan Frank Sinatra’yı çok sevdiğini ve arabasında bazen dinlediğini söylüyor. Ama asıl sevdiğinin bizim kendi güzide musikimiz olduğunu belirtiyor. Birkaç şarkı ismi örnekliyor. İki tarafta mutlu bir şekilde ayrılıyor. Sonradan da öğreniyorum ki, Tayip Bey’in açlık ve Afrika’ya yardım için sarf ettiği o sözler MTV ve bazı yabancı kanallarda hükümet başımız olarak bizi temsilen gösteriliyor. Hepimiz bundan gurur duyuyoruz !!!
Aynı başbakan hükümete geldiği ilk günden itibaren KİYOTO protokolünü imzalamıyor,yani aslında Afrika halkının açlığına açlık katmak için çırpınıp duruyor.(günümüz itibari ile, “o kadar da korkulacak birşey değilmiş” gibi komik söylemlerle meclise getirmeye hazırlanıyorlar www.meclishaber.gov.tr/develop/owa/haber_portal.aciklama?p1=49343 Biraz daha sıksalar dişlerini 2012’de zaten yürürlükten kalkacaktı).(Ama aslında yalan söylemiyor, o Afrika’ya yardım ediyoruz darken kastettiği, sürekli kendisinin ve cumhurbaşkancığının sık sık ziyaret ettikleri Afrika kıtasına mensup Arap ülkeleri. Benim en çok sevdiğim ise bir önceki hükümetin Avrupa Birliğinden sorumlu devlet bakanı, bu hükümetinde dışişleri bakanı olan Ali Babacan. Avrupa Birliğine destek için sık sık Arap ülkelerine gidip destek istiyor. Avrupa Birliğinden sorumlu devlet bakanının hiç Avrupa’ya gitmediğini, fakat bütün Arap ülkelerini gezdiğini biliyor muydunuz? Ahh tombul yanaklı Babacan ahhhh. Bunların yüzlerini nereye döndükleri ortada).
O gün birileri bizleri aldattı. Belki de bütün dünyada, özellikle sanayileşmiş 8 ülkenin başında ki kravatlı bütün yöneticilere uzatılan mikrofonlardan Afrika’ya yardım, açlığa, açlığın ortaya çıkardığı savaşlara engel olma mesajları yağıyor. Ekranlara bakıp insanlara bazen gülerek, bazen arkada ki müziğinde etkileyiciliği ile duygusal gibi gözükerek mesajlar veriyorlar. Çok üzülüyorlar o anda açlık için.
Bu sırada Snoop Dog Live 8 konserlerinin bir ayağında vereceği konser için özel jetine atlıyor ve havaya bilimum gazları salarak Londra’ya doğru yola çıkıyor. Yola çıkmadan ağır ve uzun altın kolyelerini ve altından dolar sembollerini yanına alıp almadığının kontrolünü yapıyor. Her şey yolunda. Ne de olsa o bir Afrika kökenli. Bugünlere gelmesini Afrika kökenlerine borçlu. Zamanında yoldaşı olan 2 Pac da bunu sık sık dile getirmiyor muydu? 2 Pac bugün yaşıyor olsa o gün, o konserlere destek verir miydi bilemeyeceğiz, fakat bildiğimiz bir şey varsa o da Snop Dog’un bu yardım organizasyonunda rock’cılar arasında avrupada çok yalnız kaldığı. Will Smith, Jay-z ve Puff Daddy evinin yakınlarındaki Philadelphia’dan destek verdiler. Afrika kökenli insanlara yardım için bu para babası rap’çiler, o kökenden geldikleri için katılıyorlar. Ama ben hiç Blues ustasını göremiyorum. Çağırılmamışlardır belki. Örneğin Eddie Vedder ve Pearl Jam grubu gibi. Söylemleri dikkate alındığında burada en önde yürüyor olmaları gerekirdi. Tıpkı İncubus, Radiohead, Neil Young...v.s. gibi. İlginç. Böylesine büyük bir imkanı geri çevirmişler.Tabii ki Bono orda. Bu onun artık mesleği.
Konserler günü Eddie Vedder’ın orda olmamasını düşünmüştüm ve aklıma gelen ilk şey onun grupla beraber Roll dergisine Mart 2000'de verdikleri röportaj olmuştu. Küreselleşmenin zararları üzerinde duruyorlardı. İlk kez Seattle’da 1999 Aralık ayında başlayan küreselleşme karşıtı eylemelere dikkati çekiliyordu. Verilen örnek benim kafamda ki ikileme doğrudan hitap ediyor ve beni iyice bunaltıyordu. Eylemciler bir taşla kırdıkları Nike mağazasından dışarı aldıkları Nike bayrağını yere atarak bayrağı ayaklarıyla çiğniyorlardı. Fakat hepsinin ayağında Nike vardı. Şimdi bu görüntüden 8 sene sonra bizi reklamcılar ve onların yarattıkları markalar yönetiyor, tıpkı o günkü gibi. Oysaki benim o günlerde savunduğum kimsenin Nike fabrikasının olmaması ama herkesin Nike giymesi idi. Bunun saçmalığını bugün daha iyi anlıyorum. Michael Jordan’ın Nike firmasından bir reklamdan kazandığı paranın, Malezya’da ki Nike fabrikasındaki bütün işçilerin maaşlarından daha fazla olduğunu o yıllarda bilmem gerekirdi.
Aynı röportajda Eddie Vedder’a yöneltilen soru ise çok ilginç .
---Bill Gates’in şu anda ölmesini ister miydiniz ?
---Ediie ise hafif bir gülümsemeden sonra “hareketsiz kılınmasını isterdim” diye bir cevap veriyor. Peki ne oluyor da aradan geçen bu kadar sene sonra Live 8, "A long walk to justice" yani "Adalete uzun bir yürüyüş" sloganı altındaki bu büyük organizasyona Ediie Vedder yerine Bill Gates katılıyor. Cevabını yeni öğrenmem ise bu yazının sebebi.
Sizde, “sizden yüzünüzü istiyoruz” adlı diğer bir sloganı olan Live 8 organizasyonuna isminizle beraber yüzünüzün fotoğrafını gönderenlerden biri misiniz? Ben göndermiştim ve şuan Amerika ve muhtemelen Bob Geldof’un yakın kankası olan Tonny Blair’in memleketinde de potansiyel teröristim. Nasıl mı? İşte size cevabı.
Amerika Birleşik Devletleri tam bu konserler zamanında “biometrik pasaporta” geçiyordu. Yani içindeki chip sayesinde pasaportun sahibinin üç boyutlu resmini içeren bir pasaport çeşidi.
11 eylül’den sonra Amerika, Amerika’ya teröristlerin girmesinin engellemek amacıyla biometrik pasaportları kullanmaya karar verdi. Sadece terör amaçlı değil, artık ülkemizde de olduğu üzere şehrin dört bir yanında ki kameralarda yüzünüz belirdiği an sizin kim olduğunuz ve nereye gittiğinizi biliyorlar, görebiliyorlar. Bilin bakalım bu teknolojiye yatırım yapan kim? Bill Gates. Bu oluşuma çok büyük parlar yatırdığı biliniyor. Bill Gates -Youtube’dan da izleyebileceğiniz gibi- sahneye çıktı ve dedi ki “Biz sizden para ve benzeri bir şey istemiyoruz, sizden sadece yüzünüzü istiyoruz". Muhteşem. Gerisini zaten sağ gözü yerde, yazılanlardan yüz binlerce insan önünde okudu.
Kendisi o sahneye çıkıp da şarkı söylemeyen belki de tek kişiydi. Peki neden mi çıktı ? Çünkü Afrika’ya yardım için 5 Milyar dolar yatırdığı söyleniyor. İnandınız mı? Kafanız karışmasın, söyleniyor sadece. Peki ya bu parayı nerden finansman ettiğini düşünmek çok da zor olmasa gerek. İşte finansmancı George Bush 11 Eylül’den sonra oluşturacakları güvenlik sistemi için konuşuyor. "Ülkemizi daha güvenli hale getirmek ve ülkemizi teröristlerden korumak için biometrik pasaportu çıkarıyoruz. Bunu yapmak için gerekli teknolojimiz var, gerekli ödeneğimiz, hatta elimizde teröristlerin tamamına yakınının isimlerinin listeleri bile var AMA ELİMİZDE TERÖRİSTLERİN RESİMLERİNİ İÇEREN BİR BİLGİ BANKASI YOK". Mükemmel.
Madonna’nın yanında fotoğrafta gördüğünüz bu güzelliği gördüğüm an ağlamaya başladığımı hatırlıyorum.Ne kadar değişmiş değil mi? Yapılan yardımlarla bu günlerde. Peki o yardımı alamayanlar.
İnsanın her şeyden önce hayatta kalmak için yaşar. Bu hayatta kalmak karnını doyurmaktır. Karnı aç olan ne aşk, ne seks, ne film, ne maç, ne sevgi… düşünür, sadece ve sadece karnını doyurmayı düşünür, amaçlar.
Bu konserlerin amacı protesto değildi, Afrikada yaşananları insanlara gösetrmek, kamaoyu oluşturmaktı. Bunu da konserlerle sağlayacaklardı. Başarılı da oldular.
Ama buna bile burunlarını soktu bazıları, Afrika’ya yardım için ismimi ve yüzümü gönderdiğim için beni terörist yaptılar.Ya sizi.
berlin'deki sahnenin üstünde güzel bir yazı vardı:
JUSTICE, NO CHARITY!!!

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...